• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/people/Kadir-Işık/794574707
  • https://www.twitter.com/@kisik1973

ZAGREB

H I R V A T İ  S  T  A  N
(C R O T I A)

Z  A  G  R  E  B




Ahmet Kaya’nın meşhur “Zagreb radyosunda Lili MArlen Türküsü” mısrasını içeren eseri hatırlarsınız. Zagreb notlarımı hazırlarken hep eşimin Zagreb radyosu nerde, bir de orayı görelim sözlerini hatırlıyorum. Ancak, şarkıdaki Zagreb Radyosunu ne şehir haritasında ne de turizm broşürlerinde göremedik. Araştırmalarımız sonrasında 2.dünya savaşı sırasında meşhur lili marlen şarkısının çalındığı radyonun halihazırda  Hırvat televizyon stüdyoları olduğunu ve Saint Mark meydanında olduğunu bulduk.

Gerek Zagreb gerekse de sonradan Avrupa Birliğine dahil olan Balkan ülkeleri ile ilgili en son söyleyeceğim şeyi aslında en başta söylemek istiyorum. O da şudur. Bu ülkeler evet AB’ye girmiş ama, yerel kültürler yok olmuş. Hepsi, Alman ve Fransız ekonomik emperyalizminin tutsağı olmuşlar. Bu ülkelerin hangisine bakarsanız bakın, market zincirleri Alman ve Fransız, içinde satılanların çok büyük bir bölümü de  doğal olarak Alman, Fransız ve Hollanda menşeli ürünler olmuş. Ayrıca koca bir başkentte yerel tadlardan lezzet avcılığı yapabileceğimiz mekanları bulmak için aşırı bir efor sarfetmek zorunda kaldık. Her taraf fast-food zincirlerine teslim olmuş.

Bu küçük sosya politik analizden sonra Osmanlı'nın 50 km kadar yakınına geldiği, ancak alamadığı Zagreb'in; gelelim şehir notlarına. Zagreb; Belgrad'dan karayolu ile 260 km ve iki şehir arasında otoban var. Bunun bedeli de 16 Eurocuk. Yani 64 TL. Nasıl çok ucuz değil mi ?

Aslında Zagreb’i küçük Viyana olarak tanımlamak pek yanlış olmasa gerek. Mimarisinden, şehir planlamasına kadar hemen hemen aynı. Eski ve yeni Zagreb olarak kent zaten ikiye bölümlenmiş Viyanadaki gibi.

Şehir içinde hemen hemen her caddede tramvay hatları var ki, buna şaşırmadım. Malum Hırvatistan da eski Yugoslavya cumhuriyeti olduğu için ulaşım politikası raylı sistemler üzerine inşa edilmiş.

Sabahları farkettiğim bir detayı paylaşmak istiyorum. Çok sayıda insan işe bisikletleri ile gidiyorlar ve kaldırımlarda bisikletliler için özel bölüm ayrılmış ve ayrı olarak boyanmış.  Trafik raylı sistemler ve bisikletliler sayesinde, oldukça hızlı akıyor ve sıkışık bir trafik yok.

Viyana örneğinde olduğu gibi, burada da yollarda park için ayrılmış alanlar haricinde park etmek yasak. Zaten park etmeniz gereken bir aracınız varsa benim gibi, park ücreti de zülfi yâre dokunuyor. Örneğin 1-2 saatlik park 3 kuna, 2 saati geçerseniz 100 kuna. Yani, 14 euro. Aynı şey otoban ücretinde de geçerli olduğu için bizim ölçümüze göre oldukça pahalı geldi. Keza, mazot fiyatlarını görünce bizim ülkemiz daha insaflıymış demek zorunda kaldık.

Zagreb de Pazar gününe denk gelmişseniz ölü bir şehre gireceksiniz. Koca bir şehir, derin bir sessizlik içinde dinleniyor. Zannetmeyin ki kiliselerdeler. Hayır, katıksız dinleniyorlar. Bu nedenle, rota planlamanızı Pazar gününe denk getirmemenizi tavsiye ederim.

Kentteki mimari açıdan dikkati çeken eserler şüphesiz ibadethaneler. Karşı komşusu İtalya'daki ibadethanelerin gotik tarzdaki uzun kuleli kopyası niteliğindeki katolik kiliseler, pek tabiiki ortodoks Sırpların soğan başlıklı kubbelerinden ayırt edilebiliyor ve fotoğrafçılar için gerek iç gerekse de dış mekan açısından farklı enstantaneler sunuyor.



Yorumlar - Yorum Yaz