• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/people/Kadir-Işık/794574707
  • https://www.twitter.com/@kisik1973

YUNANISTAN GEZI NOTLARI


YUNANİSTAN

Avrupa Devletlerinin kendi tarihlerinin başlangıcı olarak kabul ettikleri ve özdeşleştirdikleri Yunanistan’ı ekonomik darboğazın içinde olduğu şu sıralarda gezdim, gördüm. İşte notlarımız:

NÜFUS-ALIŞVERİŞ-YEME-İÇME:

1-Yunanistan’da en önemli şehirlerin Atina ve Selanik olduğunu geriye kalanların kayda değer bir anlam taşımadığını söylemeliyim. Neden ? Atina ülke nüfusunun hemen hemen yarısını, Selanik ise ticaretin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bizdeki Ankara ve İstanbul örneği gibi.
 YUNANİSTAN PARLAMENTO BİNASI
PARLAMENTO ÖNÜNDE NÖBET DEĞİŞİMİ
Atina’nın neden kalabalık olduğuna
gelince, özellikle Lozan antlaşması sonrasında mübadele hükmü gereğince gerek Anadolu’dan gerekse de İstanbul’dan mübadele edilen Rum nüfusun büyük kısmı Atina’ya göçmüş ve şehir gereğinden fazla büyümüş. Bu göçmen nüfus, Türkiye’de yerlerini yurtlarını bıraktığından dolayı Türkleri sevmiyorlar.  Türklerle olan ilişkilerde esas sorunu ise bu kesimin yarattığı söyleniyor.
 Piraeus Meydanı-Holy Trinity Katedrali
Acropolis at night

2-Yunanistan’da ihtiyaca binaen girdiğim marketlerde “Made in Greece” rumuzlu ürün pek göremedim. Temel tüketim mallarının dahi ithal edildiği bir ülkede ekonomik krizin neden çıktığını bir ekonomist gözüyle daha iyi anlamış oldum. Ülke,  diğer AB ülkelerinin mallarının resmen ticari müstemlekesi olmuş durumda. AB’nin Yunanistan’a biçtiği görevin sonuçlarını maalesef halk ödüyor.
 Kültür Merkezine Dönüştürülen Camii
Amphi Theatre- Athens

 Atina'nın gece görünüşü

3-Yunanlıların dünyaca meşhur tavernalarının yaşadıkları krize rağmen tıka basa dolu olduğunu gördüğümde önce şaşırdım, sonradan öğrendim ki, ekonomik kriz aynen bizde olduğu gibi bir kesimi silindir gibi ezip geçerken, bir kesimi ise palazlandırmış, yani gelir dağılımındaki adaletsizlik bir yabancı gözüyle bile hissedilebiliyor.

 Hadrianus Zafer Takı

 

4-Yunanistan’da konuştuğum insanlar, Euro-Drahmi değişimi sırasında yaşanılan sorunların hiçbir zaman aşılamadığını, fiyatların bu değişim sırasında iki katına çıktığını, ekonomik sorunlarında bu dönemden başlayarak birikmeye başladığını söylediler. Hakikaten, özellikle Atina’da benim gibi turist olarak dolaştığınızda bu hayat pahalılığını bizzat yaşayarak görebilirsiniz.  Örneğin 0,5 Lt suyun 1-2 €, bir simidin 1 € satıldığını söylesen ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir.

 Zeus Olympias Tapınağı

 Athens Archeology Museum
5-Atina’nın turistik Plaka ile Attiki olarak adlandırılan bölgesi, doğal olarak şehrin en hareketli bölgesi ve aynı zamanda en pahalı bölgesi. Şehrin iç kısımlarına doğru girildikçe ve tarihi eserlerden, otellerden uzaklaştıkça, fiyatlar biraz düşüyor.

 Athens Parthenon Tapınağı

6-Yunanlıların restaurantlarda en rağbet ettiği yiyecek, bizdeki kuzu şiş olarak bilinen kebabın domuz versiyonu. Hattı zatında metroda, yolda giderken bile küçük çöp şiş halinde satılan domuz şişleri tüketiyorlar. Ayrıca, domuz döneri (Pork doner) ayak üstü-fast-food beslenenlerin en çok tercih ettiği yiyeceklerden. Yalnız, bunların döner paketlerinde bir ayrıntı var. Onlar, bizde gobit ekmek olarak bilinen ekmek arasına etin yanında patates kızartması, ketçap, mayonez, özel sos ve yeşil salata ekleyerek servis yapıyorlar.

 Mustafa Kemal ATATURK'un Selanik'te doğduğu ev
Mustafa Kemal ATATURK'un Selanik'te doğduğu evin ön yüzünde bulunan tabela
 M.K. ATATURK'un doğduğu evin sofası
7-Eskiden bir gazetede Yunanlıların artık uzo yerine viski tükettiklerini okumuştum ancak yerinde gördüğüm kadarıyla bunun yalan haber olduğunu ,  özellikle tavernalarda hala uzonun ancak en çok da kırmızı şarabın tercih edildiğini gördüm. Eğlenme kültüründe Yunanlıların Türklerden hiçbir farkıyok. Ha Kumkapıda bir mekanda oturmuşsunuz, ha Atina’da Attiki’de ha Selanik’de balıkçılar pazarındaki bir “tabepna” da. Rahat olun, sıkıntı yok. Çünkü, Yunanlılarda ailecek hatta “sülalecek” eğlenme bir yaşam tarzı olarak kabul ediliyor. Bir tavernaya gittiğinizde onlarca masaları birleştirilmiş vaziyette ve çoluk-çocuklu aileleri gördüğünüzde şaşırmayın.

 Galerius Zafer Takı-Selanik
 Selanik-Rotanda

8-Atina’da herhalde su parası olmayanlar ya da şehrin özellikle turistik bölgelerinde su satan büfeler olmadığı düşünülerek belediye tarafından sebiller yapılmış. Bu sebiller bildiğiniz çeşme şeklinde değil; aşağıdan yukarıya doğru, kalem kalınlığında, devamlı akar vaziyette. Ağzını suya yaklaştırıp ihtiyacınızı gideriyorsunuz. Benden yana teşekkürler Atina Belediyesi.

 Venizelos Meydanı

 Atina Kapnikarea Kilisesi

9-Yunanistan’da en çok tüketilen içecek bizde sadece güney sahillerinde rastlayabileceğiniz filtre kahve. Onlar FRAPPE diyorlar. Buzlusu ve sütlüsü makbul. Bizde deneyelim dedik, ama cafein oranı bize biraz sert geldi. Yunanistan’da herkesin elinde bir frappe görebilirisiniz. Eğer herhangi bir mekanda oturarak içeyim derseniz 3 €, yok ben alıp gideyim yani Take Away usulü alırsanız 1 €. Yunanlılar bu fiyatlandırmada biraz tuhaf insanlar. Otellerde dahi frappe makineleri konulmuş, müşteri gidip kendisi makineyi kullanmayı biliyorsa alabiliyor.
 Atina'da bir metro istasyonu

 ULAŞIM-TRAFİK:

1-İşte en çok yazmak istediğim konu bu başlık. Neden, çünkü, bir Yunanlının, trafikte bir Türk’ten hiçbir farkı yok. Trafik ışıkları bu iki millet için icat edilmemiş.  Bu iki millet,  farklı bir gezegenden oldukları için, trafikte herkes kendi hukukunu kendisi yaratıyor. Trafikteki keşmekeşi gördüğünüzde kendinizi İstanbul’dan ayrılmamış hissedebilirsiniz.
 Selanik Agios Dimitros Kilisesi
Galerius Zafer Takı-Selanik(Duvar Yüzeyi Detayları)

2-Şehir içi yollarda her ne kadar  sıkışıklık varsa da, yerin altına üç katlı metro hattı yapılarak, sinirler biraz yatıştırılmış. Özellikle 2004 olimpiyatları sırasında AB’den alınan fonlarla yapıldığını öğrendiğim Havaalanı-Kifisias hattı aşağı yukarı 30 km ve oldukça konforlu bir ulaşım sağlıyor. Üç hat, 6 noktada ikişerli olarak kesişiyor, böylelikle metro dışına çıkmadan aynen bizdeki gibi diğer hatlara transfer yapabiliyorsunuz. Ancak, metro biraz pahalı. Örneğin, havaalanından bir geliş 6 €. Ancak, 3 günlük turist bileti alırsanız 20 €’ya sorunu çözebilirsiniz.
 Bu kilisenin bir camiiden ne farkı var ?
Acropolis

3-Atina’yı ziyaret ettiğim tarihlerimde ekonomik kriz kaynaklı protestolardan dolayı ulusal parlamentonun bulunduğu Sintigma meydanına çıkan metro istasyonu polis tarafından geçici olarak kapatılmıştı. Polis aynı zamanda tipi turiste benzemeyen hiçbir kimseyi meydana sokmuyordu. Televizyonlardan izlediğimiz barikatlı, molotoflu gösterilere şahit olmadık ama Sintigmaya çıkan tüm yolların hatta bir kademe geri arterlerin bile bizdeki özel harekatçılara benzeyen polisler tarafından tutulduğunu görünce, durumun vahametini anlamış oldum.

4-Atina-Selanik arası 550 km ve takriben 10-12 arası yerleşim yerinde her seferinde 3-4 dakika duran trenle aşağı yukarı 5 saat sürüyor. Trenler hızlı tren kategorisinde değil ama hızlı. Bu arada Atina istasyonunda beklerken eski bir İstanbullu hatta Kurtuluşlu yanımıza gelerek kendisinin İstanbul’dan göçtüğünü ve ailecek aramızda Türkçe konuştuğumuzu farkederek muhabbet etmek istediğini söyledi. Oradan-buradan, dereden-tepeden, eski İstanbul’dan bahsederken duygulandı, gözleri doldu, kendisine Kurtuluş’ta huzur verilmediğini ve 30 yıl önce göç etmek zorunda kaldığını, ancak halihazırda Yunanistan’daki ekonomik zorluklardan en çok etkilenen birisi olarak geri dönmeyi hala düşündüğünü söyledi. Ben de, milliyetçilikte mangalda kül bırakmayan sevgili ırkdaşlarımı, her fırsatta övündükleri Osmanlı’nın yüzyıllar boyu yıl farklı etnik kökenden insanı nasıl yönettiğini dahi anlayıp   bilmeden,  bu insanları göçe zorlamalarından dolayı kınadım.  Siyahın güzelliği ancak beyazla yan yana geldiğinde anlaşılmaz mı ? Kim gökkuşağının renklerinin kötü olduğunu söyleyebilir ki ! Bu coğrafyada farklı dinsel inançlar, farklı etnik kökenlerden gelenler olarak bir gökkuşağı gibi değil miyiz ? Kutsal Kitabın “Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.”(Hucurat,13) ayeti yoksa bilinmez mi ?

DİNSEL MİMARİ

1-Bulgaristan’da bomboş gördüğüm kilise ve katedrallerin tersine Yunanistan’da geçim sıkıntısından mıdır nedir, halkın maneviyatının oldukça yüksek olduğunu ve ibadethanelerin Pazar haricinde bile uğrak yeri olduğunu fark ettim.
 Athens Agia Triada Kilisesi Athens Zappeion

2-Şehir mimarisi ve planlaması konusunda obsesif derecede takıntılı olduğumu itiraf edeyim. Yunanistan’da da ilk dikkatim pek tabii olarak ibadethane mimarisine kaydı. Özellikle, eski grek medeniyetinden kalma mirasın sahiplenildiğini ve kilise ve katedrallerin Ortodoks mimariye uygun olarak görsel açıdan bizleri cezbedecek derecede inşa edilmiş olduğunu üzülerek itiraf ediyorum. UNESCO Dünya kültür mirasına alınan ve ünlü Acropolis ‘in şehrin en hakim tepesine tapınak olarak yapıldığını ve bugün milyonlarca turisti çekecek ölçüde albenisi olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Gezi fotoğrafları içine koyamadım ama, Atina’daki Yunan katedrali (bir diğeri 3 nolu fotoğraf) ziyaret tarihinde restorasyondaydı ancak Sofya’daki ünlü Alexander Nevsky katedralinden aşağı kalır yanı yoktu.

  Selanik Kordon Boyu

3-Osmanlı’dan Atina’da ayakta kalan tek eser 5 numaralı fotoğrafta görülen ve eski agora tarihi sitinin yanında Monastiraki meydanında konuşlanmış olan Fethiye Camisi. Yunanlıların engin hoşgörüsü (!) sayesinde minaresi yıkılmış ve bugün itibariyle devamlı kapalı kültür merkezi olarak hizmet ediyor. Bize dinsel hoşgörü dersi verenlere ve özellikle de Heybeliada’yı açın diye tutturanlara itinayla ilan olunur.
 Beyaz Kule-White Tower

4-Dinsel mimari kapsamında olmayan bir eserden bahsetmek istiyorum. Her halinden yeni yapıldığı anlaşılan ve plaka bölgesinde bulunan arkeoloji müzesi ziyaret edenlerin dikkatini çeken eserlerden biri. Neden dikkat çekiyor ? Çünkü, halihazırda arkeolojik kazısı devam eden bir alanın üzerine yapılmış. 9 numaralı fotoğrafı bu amaçla çektim. Bina zaten cam giydirme ve çelik konstrüksiyon olarak yapılmış, ayrıca, kat tabanları tamamen çelik cam türünden kaplanmış ve böylelikle binanın altındaki kazısı bitmiş arkeolojik bir yerleşim yerini görebiliyorsunuz.
 Limonlu kuzu pirzola nasıl ??

YAŞAM TARZI:

                        Şayet Yunanistan’a gitmek istiyorsanız mümkünse hafta içinden günleri seçin. Çünkü, özellikle Cumartesi öğle 4-5 ten sonra ve Pazarın tamamında şehirde hayat duruyor. Tüm insanlar evlerinde. Pazar günü gazete büfesi dahi açılmıyor. Pazar günü gitmişseniz, acıkmayın ve susmayın. Zaten Pazar günü açık dükkan bulamazsınız.Yok ben gazete okumak istiyorum diyorsanız, öğleden sonraya kadar bekleyeceksiniz. Çünkü gazete büfesindeki arkadaşlar maalesef öğleden sonra teşrif ediyorlar. Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz. Ancak gerçek bu. Peki bu insanlar nerede diye merak ettim ve kiliseye gittim, öğle 12’ye kadar kiliselerde bir kalabalık vardı, ancak sonra gene kayboldular, ta ki akşam 5’ten sonra yavaş yavaş cafeler açılmaya başlandı ve oralara akın etmeye başladılar. Zaten bir frappe alıyorlar ve 2-3 saat oturuyorlar. Bizde olsa garson tependen ayrılmaz, bir ihtiyacın var mı diye.  

          Bu durum  sonrasında analizim ise şöyle: Yılda 52 hafta olduğuna göre biz Türkler bir defa Yunanlılardan 52 gün fazla çalışıyoruz. Hele hele bazı esnaflarımız var ki onlar 7/24/365 gün-saat esasına göre çalışıyor. Yunanlılar bizlere göre oldukça mı desem bilmiyorum ama bayağı tembeller. Kamu görevlileri öğleden sonra saat 3^te mesaileri bitiyor. Ancak sabah erken başlıyorlar mesaiye. Bir ayrıntı; soru sorduğum polislerin hepsi İngilizce biliyor idi.

               Gezi esnasında dikkatimi çeken bir husus da, genç nüfusun çokluğu oldu. Bizdeki gibi 3 çocuk politikası mı var öğrenemedim ama metroda, yolda karşılaştığım insanların yarısından fazlası 15-30 yaş arası nüfusu oluşturuyordu. Yine bu gençlerin bizimkilerden bir farkı olduğunu gördüm: Telefonları ile oynamıyorlar, gürültülü bir şekilde aralarında muhabbet ediyorlardı.

 Parthenon Tapınağı

SELANİK İÇİN AYRINTILAR:

          Eğer İzmir’i görmüşseniz, Selanik’i görmedim diye üzülmeyin, çünkü en alttaki 3 fotoğrafta da görüldüğü üzere sanki İzmir’in fotokopisi gibi. İzmir’de Gündoğdu, Selanik’te Venizelos, İzmir’de kordon boyu, Selanik’te de kordon boyu. İzmir’de olmayıp da Selanik’te olan tek şey onların beyaz kule dedikleri White Tower adlı Osmanlı’dan kalma eser. Her ne kadar Yunanistan’ın bağımsızlığından sonra Osmanlı’nın izlerini silmek maksatlı beyaza boyanmış olsa da, fotoğrafta da görüleceği üzere herşey aslına iltica eder !!

FOTOĞRAF AMATÖRLERİ İÇİN NOTLAR:

1-Eğer yaz aylarında gidiyorsanız mutlaka geniş yapraklı türden parasoley alın.Ayrıca kendiniz için şapka ve güneş gözlüğü kesinlikle lazım.

2-Atina’da tarihi bölgelerde tozlanma ve güneşlenme fazla olduğundan polarize (Özellikle müzelerde) ve ND  filtre ile toz pompası da gerekti, ancak  bende yoktu . Tarih tekerrür etmesin diye söylüyorum.

3-Yaz ayında gidiyorsanız tripod hamallığı yapmanıza gerek yok. Akşam bile ışık şiddeti tatminkardı.
 Atina ilk Olimpiyat Stadı